10 Temmuz 2009 Cuma

10'u da Yemeyin


Galatasaray'ın yeni sezondaki kaptanı ve 10 numarası, Arda Turan. Aslında bloga yazılması gereken bir olay değil fakat bu konuyla ilgili bahsetmek istediğim birkaç nokta var. Bunlardan ilki, Arda'ya 10 numaranın verilmesiyle o pozisyona artık transfer yapılmayacağı belli oldu, ki 4-3-3'te de zaten bizim kafamızdaki klasik "10" numara olan, top rakipteyken eli belinde orta yuvarlakta top bekleyip top gelince araya ince paslar atan bir oyuncuya yer yok. 10 numaranın Arda'ya verilmesinin ikinci nedenine gelirsek bunun, Hagi'den sonra efsane mertebesini iyice kaybeden ve saygınlığı yerlerde sürünen, ve bence Hagi'den sonra müzeye kaldırılması gereken, "10" numara'nın haysiyetini tekrar kazandırmak için yapıldığı söylenebilir. Şöyle bir bakalım ozamandan sonra bu formayı kimlerin giydiğine; Felipe, Hakan Şükür, Necati Ateş, Revivo ve Lincoln... Lincoln fiyaskosu sonrası Arda'ya 10 numaranın verilmesi, Felipe fiyaskosu sonrası Hakan Şükür'e verilmesinin karbon kağıdıyla kopyasıdır.

Kaptanlık konusuna gelincebu konuyla ilgili sadece Galatasaray hakkında değil, genel olarak 4 büyükler hakkında söylemek istediklerim var. Öncelikle kaptan nedir? Kim olmalıdır? Hangi özelliklere sahip olmalıdır? soruları tartışılmalı. Ben bunları es geçip yıllardan beri kafamızdaki kaptan anlayışıyla yola çıkalım, Kimdir kafamızdaki kaptan? Oğuz Çetin'dir, Bülent Korkmaz'dır, Samet Aybaba'dır, Ziya Şengül'dür, Cüneyt Tanman'dır, Rıza Çalımbay'dır... Şimdi bir de 4 büyüklerin geçen sene ve bu seneki kaptanlarından bazılarına bakalım, dikkat ederseniz bazıları diyorum malum Milan 40 senede 3 kaptan değiştirirken biz senede 3 kaptan değiştirmeyi seviyoruz. Galatasaray'da takımdan adeta kovulan Hasan Şaş ve Ümit karan, ardından çok tartışılan Ayhan Akman, Lincoln'le dip yapan kaptanlık şerefi, Sabri ve Arda'dan kaptanlıkla ilgili sert açıklamalar, ve nihayetinde gönül alma niteliğinde bu sezon başı Arda'ya verilen pazubant. Fenerbahçe'ye gelicek olursak Ümit Özat'ın ayrılmasından sonra takımın saha içindeki lideri olan ama Türkiye'de geçirdiği 5. yılına rağmen hala tercüman ile röportaj veren ve son yıllarda artık maç seçmeye başlayan Alex'e kaptanlık verilmişti. Bu sezon başında yönetim tarafından geçen seneki performansından memnun olunmadığı gerekçesiyle (kaptanlıkla nasıl bir ilişkisi vardır performansın bunu gerçekten merak ediyorum) kaptanlığın Alex'den alınıp, orada Semih dururken Emre'ye verilmesi ise, daha önceki yıllarda Fatih Akyel'in de Fenerbahçe'de kaptan olarak sahaya çıkması gibi tam tabiriyle bir fiyaskodur. Beşiktaş'ta geçen sezon yaşanan tarlik kavgası ve İbrahimlerden alınan kaptanlığın bugün kontratının feshedilmesi konuşulan Delgado ve Nobre'ye verilmesi. Ardından geçen sene yapılan bu hamlelerin günü kurtarma amaçlı olduğunu kanıtlarcasına bu sezon transfer edilen Nihat Kahveci'ye kaptanlığın verilmesi, ki bence yanlış olan karar bu değil geçen senekidir. Trabzon'da ise kaptan Hüseyin'le yollar ayrıldıktan sonra Bursa'dan kaptan olarak gelen ve 16 numarasıyla profesyonel hayatı haricindeki duygularını belli eden Egemen'e verilmesi yinesoru işaretleri doğurmaktadır.

Yıllar yılı maddi yoksunluklara rağmen Avrupa'da, artık ağzımıza sakız ettiğimiz "takım ruhu" "kolej havası" ve "milliyetçi duygular" ile başabaş mücadeleler yaptığımız dönemlerin geride kaldığı ve Avrupalılarla eşit maddi imkanlara ve transfer gücüne sahip olmaya başladığımız anda sahip olduğumuz değerleri de görmezden geldiğimizin bir kanıtıdır yukarıdaki örnekler.
Anıl Can Yıldırım

Hiç yorum yok: