23 Ekim 2008 Perşembe

Özür..

Üzgünüm, takip edenlerden özür diliyorum. 17 gündür klavyemi kullanmamışım bu sayfada. Aslına bakarsanız birkaç ödev dışında bilgisayar başında bile vakit geçiremedim..Durumlar biraz sıkıntılıydı, bilirsiniz..Henüz sıkıntılar bitmedi ama biteceğinden eminim. Neyse, yavaş yavaş biz konumuza dönelim. Arada 2 milli maç, 1 de lig maçı kaçırdık. Milli takım Bosna'yı geriden gelip 2-1 mağlup etti ve ardından Estonya maçında alınan beraberlik. İki maçı da çok az izleyebildim ama tanıdıkların söyledikleri milli takımın eksikleri hissettiği ve iyi futbol oynayamadığıydı. Fenerbahçe ise deplasmanda ilk galibiyetini Kocaelispor karşısında 3-2 ile aldı. Semih, bu sefer 'can simidi' nickiyle sahadaydı. Güiza'nın ve Uğur'un gol vuruşları güzel. Arsenal maçında ise gol kaçıran ama 2 golde payı olan bir Güiza vardı. Alex yine süper paslar attı ancak sonuç sadece 2 gol. Yenen 5 gol var, yapılması gereken şey takıma destek olmak, şu anda tek çare o..Uefa iddiası devam ediyor, ligde Fenerbahçe'yi yarışın dışında tutmak büyük hata olur..

  • Tina Karol-Pupsik... tavsiye ederim, eğlenceli:)

6 Ekim 2008 Pazartesi

Tepetaklak..


Fenerbahçe'nin bir gün patlayacağı belliydi. Zaten mağlubiyetler alınıyordu ama defansın elek gibi olmasından faydalanamamıştı rakip takımlar yeterince. Ancak Aghahowa'nın taklaları geceye renk kattı. Aslında tek sebep Aragones değil, dünkü maçın ilk yarısı itibariyle sakatlara biz göz atarsak, Lugano, Alex, Deivid, Semih, Gökhan, Emre, Wederson, Josico..Bu oyuncular takımın temel direkleri ve bir arada oynayamadılar henüz. Herşeye rağmen ben kadro derinliği olmadığı taraftarıyım. Bu sakatlıklar bu oyun sürdükçe Fenerbahçe taraftarı daha çok üzülecek. Tabi Fenerbahçe konuşurken burda Kayserispor'u tebrik etmek lazım, her ne olursa olsun iyi hazırlanıp flaş bir sonuca imza attılar.

2 Ekim 2008 Perşembe

Şampiyonlar Ligi #2


Şampiyonlar Ligi'nde 2.maçlar bu gece tamamlandı. Anorthosis, fırtınası sürüyor, Pana'yı devirdiler. Roma, Bordeaux'u ikinci yarıda attığı gollerle 3-1 yendi. Roma deplasmanından 3 puanla dönen Cluj, evinde Chelsea'den de 1 puan almayı başardı. Liverpool'da problem yok, Barça, Ukrayna'da Messi'den geçindi. Man. Utd. 3, Arsenal 4 attı. Juve'yi deplasmanda Iaquinta kurtardı. Villarreal'de Senna galibiyeti getirdi. Toplu sonuçlar;



  • Aalborg 0-3 Man.Utd.

  • Villarreal 1-0 Celtic

  • Arsenal 4-0 Porto

  • Fenerbahçe 0-0 D.Kiev

  • Bate 2-2 Juventus

  • Fiorentina 0-0 Steaua

  • B.Münih 1-1 Lyon

  • Zenit 1-2 R.Madrid

  • Anorthosis 3-1 Panathinaikos

  • A.Madrid 2-1 Marsilya

  • Bordeaux 1-3 Roma

  • Cluj 0-0 Chelsea

  • Inter 1-1 W.Bremen

  • Liverpool 3-1 PSV

  • Shakhtar 1-2 Barcelona

  • S.Lizbon 2-0 Basel

Güç..


Fenerbahçe güç kaybetti diyorduk, neden haklı olduğumuzu en güzel açıklayan maçtı dün akşamki Dinamo Kiev maçı. Çünkü daha önceleri 'takım koşmuyor, istek heves yok' şeklinde mazeretler üretilebiliyordu. Ancak dün akşam kazanmak adına gereken herşeyi yapan Fenerbahçe, maçı 1.5 pozisyonla tamamladı. Yani malesef takımın gücü bu kadar, demek ki gereken herşey yapılınca bu kadar oluyor. Deivid-Wederson'un geri dönüşü neleri değiştirir bilemem ama görüntü o ki bu sezon Fenerbahçe için bir geçiş sezonu olacak..
  1. Arsenal----4
  2. Porto------3
  3. D.Kiev-----2
  4. F.Bahçe----1

29 Eylül 2008 Pazartesi

Bayram..

3-4 gün yokum, şeker bayramı dolayısıyla Yalova'dayım. Dolayısıyla Fenerbahçe-D.Kiev maçını orada izleyeceğim. Semih ve Josico yok, Edu kadroda olacak en son aldığım haberlere göre. Bu bayramın Fenerbahçe'ye şeker gibi 3 puan, herkese de sağlık ve mutluluklar getirmesi dileğiyle..

26 Eylül 2008 Cuma

3'te 3..


Gaziantepspor, Hacettepe ve şimdi Sivasspor.. Fenerbahçe ile ilgili problemler sürüyor. Oyun kuramayan, rakip sahaya yerleşemeyen, kontra atakla gol atmayı deneyen, basit bir Anadolu takımı görüntüsünde.. 5 maçta 6 puan.. Dede, Kiev maçını almak zorunda..

Kazım Kanat..


Öğretmen Mehmet ile Ayşe Kanat'ın dört çocuğundan biridir. Liseyi İskenderun'da, Gazetecilik Okulu'nu İstanbul'da bitirdi. TV'de "yılın yorumcusu" ödülünü aldı. Radyo'da "yılın programcısı" ve "yorumcusu" seçildi. Yazılı medyada ise çok sayıda (haber, yorum, araştırma ve fotoğraf) dallarında ödüller aldı. 35 yıldır mesleğin içinde. Beşiktaş konusunda ayrıntılı yazılar yazıyor. Spor dergilerinde Yazı İşleri Müdürlüğü , Hürriyet, Sabah ve Akşam gazetelerinde muhabir ve spor müdürlüğü yaptı. Beşiktaş taraftarıydı. Sıkı bir "Çarşı" savunucusuydu.
Uzun süre kanser tedavisi gördü ve zatürre tehşisiyle tedavi altına alındığı Amerikan Hastanesi'nde solunum yetmezliğinden 24 Eylül 2008'de hayatını kaybetti.


2003 yılında Beşiktaş şampiyon olmuştu. Ertesi sene Beşiktaş, Bursaspor deplasmanından Tümer'in golüyle galip dönüp puan farkını 14'e çıkarınca yazısında ''Beşiktaş Bursa'dan sadece 3 puanla değil, şampiyonlukla döndü.'' gibi bir ifade kullanmıştı. Sezon sonunda Fenerbahçe 14 puanı kapatıp şampiyon olduğunda, ''Oturduğunuz yerden ahkam kesip, şampiyon yaratıyorsunuz.'' diye seslenmiştim Maslak Gazeteciler Sitesi'nde.. Pişman mıyım değilim ama severdim ne hikmetse. Bana hep bi bildiği var gibi gelmişti, yazılarını okuyunca anlıyorum.Toprağı bol olsun..

21 Eylül 2008 Pazar

Polat ucuzluğu..


(23.08.2008)

Fenerbahçe 3-0 Gençlerbirliği..


Geçen sezon en çok gol atan oyunculardan Semih ve Deivid olmamasına rağmen güzel sonuç. Önceki yazılarda Önder'in stoper olduğundan bahsetmiştim. Bugün neredeyse hatasız oynadı. Alex müthiş bir oyuncu, attığı gol çok güzeldi. Güiza'nın ise gol vuruşlarını beğendim, bir golü ofsayta kaçsa da. Carlos ve Gökhan'da birazcık düzelme var, umarım sakatlar bir an önce düzelir çünkü ilk 11 haketmeyen oyuncular var kadroda.. Hakem Fırat Aydınus ise tek kelime ile mükemmel bir maç yönetti. Bu ülkenin açık ara en iyi hakemi..

12 Dev Adam..


Türkiye A Milli Basketbol Takımı, Fransa, Ukrayna ve Belçika'yla birlikte yer aldığı grupta 6'da 6 yaparak Polonya'daki Avrupa şampiyonasına katılma hakkı kazandı. Tanjevic'i eleştiriyoruz ama bu sefer doğruları yaptılar ve başardılar. Teknik heyet ve oyuncuları tebrik etmek gerek. Fransa'da Parker bu sefer de 37 sayısı Fransa'nın şampiyonaya gitmesine yetmedi. 1 sene sonra Polonya'da görüşmek üzere..

20 Eylül 2008 Cumartesi

Bhutan ve 'Diğer Final'..



Geçtiğimiz salı günü Orhan Kural'ın dersindeydik. Kendisi, en sevdiği ülkenin Bhutan olduğunu, sebebinin ise Bhutan'da hiç futbol oynanmamasını göstermişti. Kendisinin futbol ve spor konusundan bihaber olduğunu, meşin yuvarlak görse bomba diye karakola götüreceğini; dünyada artık şirketlerin bile futbola yatırım yapmasına ve ortada büyük rakamlar dönmesine rağmen, futbolun saçma ve gereksiz bir şey olduğunu söylemesinden anladık. Ama konumuz bu değil.




2002 yılında Brezilya-Almanya arasında oynanan Dünya Kupası finaliyle aynı gün, Bhutan'ın başkenti Thimpu'da 'Diğer Final' adı altında bir başka maç oynandı. Himalayalar'da küçük bir ülke olan FIFA dünya sıralamasında 202. durumdaki evsahibi Bhutan, 203. ve son sıradaki Karayipler'de bir ada ülkesi olan Montserrat'ı 4-0 mağlup etti. Hatta Bhutan'ın golcüsü Wangyel Dorji, 3 gündür tedavi olduğu göz enfeksiyonundan kurtuldu ve maçta 3 gol atarak yıldızlaştı. Karşılaşma sonrasında Bhutanlı oyuncular büyük bir sevinç gösterisi yaşarken, organizatörlerin verdiği özel bir kupayla zafer turu atmayı da ihmal etmediler!..




Orhan Kural için üzücü bir durum olsa gerek, zira bu durumdan haberi yok..Olsa ister misiniz çıksın desin 'Bu dünyada varsa yoksa Montserrat!'...

18 Eylül 2008 Perşembe

Şampiyonlar Ligi #1..


Şampiyonlar Ligi'nde ilk hafta sonuçları tamamlandı. A Grubu'nda Chelsea, Bordeaux'u 4-0la geçerken gollerden birini yine Anelka attı. İlk haftanın en büyük sürprizi ise bu grupta yaşandı. Romanya temsilcisi Cluj, Roma'yı İtalya'da 2-1 mağlup etti. B Grubu'nda İnter, Pana deplasmanında 2-0 kazanırken, Kıbrıs Rum Kesimi temsilcisi Anorthosis, Bremen'den 1 puanla dönmeyi başardı. C Grubu'nda Barça, Lizbon'u 3-1'le geçerken, Luce'li Shakhtar, İsviçre'de Basel'i yenmeyi başardı. D Grubu'nda A.Madrid Agüero'nun 2 golüyle PSV'yi 3-0, Liverpool ise kaptan Gerrard'ın golleriyle Marsilya'yı 2-1 yendi. Gerrard'ın golü görülmeye değerdi. E Grubu, belki de tarihe geçti.Kimse gol atmayı başaramadı. F Grubu'nda Bayern, deplasmanda 1-0'la kazandı, Fiorentina ise 2-0'lık avantajı kullanamadı. G Grubu, bizim grup. Kiev 88'de yediği golle 3 puandan oldu. H Grubu'nda Juve Del Piero'yla kazanırken, Real Madrid BATE'yi 2-0'la gönderdi.Toplu sonuçlar:



  • Chelsea 4-0 Bordeaux

  • Roma 1-2 Cluj

  • Panathinaikos 0-2 Inter

  • W.Bremen 0-0 Anorthosis

  • Barcelona 3-1 S.Lizbon

  • Basel 1-2 Shakhtar

  • PSV 0-3 A.Madrid

  • Marseille 1-2 Liverpool

  • Man.Utd 0-0 Villarreal

  • Celtic 0-0 Aalborg

  • S.Bükreş 0-1 B.Münih

  • Lyon 2-2 Fiorentina

  • Porto 3-1 Fenerbahçe

  • Dinamo Kiev 1-1 Arsenal

  • Juventus 1-0 Zenit St. Petersburg

  • R.Madrid 2-0 BATE Borisov

1. Porto------3

2. Arsenal----1

3. D.Kiev-----1

4. F.Bahçe----0





İzmir..

Takvimler, 1923'ü gösteriyor.
Adres, numara 248, Kordon...
Naim Palas...İkinci kat...
Cumbada oturuyor Mustafa Kemal. Sevmez fazla yemeği. Leblebi var yine önünde...
Garson titriyor. Çünkü çocuk, Rum. Sesleniyor Gazi, şefkatli bir ses tonuyla...
"Vre Dimitri" diyor, "gel bakayım."
Çocuk, "buyur pasam" diyor, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesi'yle. "Sizin Kosti" diyor... İşgal sırasında İzmir'e gelen Yunan Kralı Konstantin'i kastederek... Sizin Kosti, geldi mi buraya? -Geldi pasam...
-Oturdu mu bu masaya?
-Oturdu pasam.
-Güneş batarken rakı içti mi?
-İçmedi pasam.
-E o zaman sormadın mı çocuk, ne halt etmeye almış İzmir'i?

Fenerbahçe..



Fenerbahçe'de çok ciddi sorunlar gözleniyor. Takım iyi futbol oynayamıyor, çok gol yeniyor, maç kazanma alışkanlığı ortadan kalkmış durumda..Bunların sebeplerini ve Fenerbahçe'nin neden güç kaybettiğini kendimce anlatmaya çalışayım..





  • Bana göre en büyük eksik kurulu düzenin değişmesi. Zico zamanında Fenerbahçe çok başarılı bir çizgideydi. Takım içi düzen, arkadaşlık ortamı, Brezilyalıların çokluğu, Zico'nun Brezilya ve dünya efsanesi olması; bu yüzden gidilen her ülkede ilgi gösterilmesi Fenerbahçe için olumlu puanlardı. Aragones'le birlikte takımda bir düzensizlik baş gösteriyor ve Porto maçından önce kaptan Alex 'Porto teknik direktörü, oyuncularını doğru yerlerde kullanıyor.'' diyerek kendi antrenörüne inceden mesajlar vermeye başlıyor. Zico'nun Platini ile çok iyi arkadaş olması da Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde kulis yapabilmesi açısından da çok önemli olabilirdi.






  • Bir başka sebebi ise transferlerdeki tutarsızlık bana göre. Öncelikle bizim büyük geçinen bütün kulüplerimiz transfer yapma işini iyi beceremiyor. Yıllarca kötü yabancılar veya menajerlerin şişirdiği oyuncular getirildi Türkiye'ye. Halbuki yurtdışında bu işler böyle yürümüyor. Her takımda 'scout' adı verilen ve görevi oyuncu izlemek olan kişiler var. Bu kişiler dünyanın çeşitli liglerine gönderiliyor ve oradaki futbolcu avını yaz döneminde değil, bütün bir sezon yapıyorlar. Böylece oyuncunun devamlılığı, sakatlık durumu, kart alışkanlığı falan hepsinden haberleri oluyor. Yani sözün özü transferi başkanla değil, scout-t.direktör işbirliği ile hallediyorlar. Fenerbahçe'nin de acilen scoutlar bulup sezon boyunca futbolcu avına çıkması gerekir. Böylece lüzumsuz paralar ödemenin önüne geçilmiş olur.






  • Lüzumsuz paralar demişken, eğer Arap şeyhi değilseniz 'hiç oyuncu satmayalım, 40-50M € verelim oyuncu alalım' diyorsanız sorun yok ama bir bütçeyle kulübü idare etmek durumundaysanız -ki Fenerbahçe için bu geçerlidir- aldığınız oyuncu değerinde oyuncu satmanız gerekmektedir. Fenerbahçe'de bu kalitede oyuncular vardı. (Tuncay-Aurelio-Kezman-Appiah) Ve daha fazlaları..(Washington-Ortega-Revivo). Bu oyuncular ya bedelsiz gönderildi ya da alındıklarının paranın yarısından azına satıldı. Avrupa'da örneğin Tottenham, Modric'e 20, Giovanni'ye 8-9 M € verip alıyor ama elindeki yıldızı Berbatov'u 30 M € 'ya satıyor ya da Keane (22 M €)..Transfer böyle yapılır Quaresma'yı satarsın ama sağlam scoutların vardır, sana Uruguay'dan yarı fiyatına Cristian Rodriguez'i getirirler..O arada kalan parayı da Lucho'nun, Lisandro'nun maaşına eklersin, mutlu edersin, onlar da gelir Fenerbahçe'yi devirirler!..






  • Kadro derinliği demiştim aşağıdaki postta, 2 kaleciyle ( 1 tanesinin birinci lig kariyeri bile yok) 45-50 maçlık bir maraton nası idare edilir! Bu akıl almaz hata Fenerbahçe'nin başını yakacaktır. Defansta anlayamadığım şey Türkiye'nin en iyi Türk kontenjanlı stoperlerinden Önder neden bu önemli maçlarda tercih edilmez..Önder, sağ bek özelliğinden çok güçlü fiziği ve kademe anlayışıyla stoper mevkine uygun bir oyuncu. Şu maçta Önder-Lugano ikilisi daha az hata yapardı diye düşünüyorum. Solda R.Carlos takımda çok eğlenceli bi adam olmasına rağmen ve defansı toparlamasına rağmen kendini toparlayamadı. Her maç soldan bi gol yiyor Fenerbahçe. Sağda Gökhan da geçen seneki formundan uzak. Onun toparlanacağına inanıyorum. Emre çok yetersiz bir oyuncu, alınması baştan hata zaten, tıpkı Burak Yılmaz gibi. Josico daha yeni, Maldonado'nun yedek kalacaktı banko oynamaya başladı,Appiah turp gibi oldu, transfer olacak, takımın son maçlarda en iyi iki oyuncusu Alex ve Uğur, ama Uğur seyirci tarafından ıslıklanıyor. Seyirciyle başkanın arası açık, insan şaşırıyor ve içinden sormak geliyor; geçen sene, antrenörü mutlu, futbolcusu mutlu, seyircisi mutlu, sonuçları güzel, başarılı bir takım varken nasıl oldu da Fenerbahçe'yi bu hale getirmeyi başardınız?


Son olarak biraz fantezi yapalım. Eldeki yıldızlar bedelsiz kaçırılmasa, kulübedeki gol kralları harcanmasa, sakatlanan oyuncuya vefa gösterilse, Emre efendiye, Kezman'a dökülecek paralar eldeki oyuncuya verilse ya da önemli Türk oyuncular alınmış olsa, menajerlerin birazcık onuru olsa, bırakın yurtdışını sadece yurtiçine iyi scoutlar gönderilse, iyi yedek olacak oyuncular ilk 11'de yer bulmasa, Fenerbahçe'nin ilk 18'i şu şekilde olsa çok mu kötü olurdu..



İlk 11= Volkan-R.Carlos, Edu, Lugano, Gökhan Gönül-Tuncay, Alex, Deivid-Semih



Yedekler= (Serdar, Önder, Mehmet Topuz, Wederson, Kazım, Uğur Boral, Gökhan Ünal)



Şimdi karşılaştırın, bu takımı kurmak mı daha pahalıya gelirdi yoksa bugünkü Fenerbahçe'yi mi?

3'ün 1'i..


Eğer siz kurulu düzeninizi değiştiriyorsanız, hemen 1 çeyrek finalde Avrupa'nın en büyüklerinden olduğunuzu iddia ediyorsanız, önemli futbolcularınızı hem de bedelsiz olarak elden çıkarıyorsanız, yılda 45-50 maç oynayacağınızı bildiğiniz halde hala kadro derinliği yaratamamışsanız, gücünüzden güç kaybetmiş olduğunuz alenen ortadayken bile, 'geçen seneden daha iyiyiz' deme cesaretini gösteriyorsanız, bırakın Şampiyonlar Ligi'ni, kendi liginizde bile bunu almaya mahkumsunuz!..

14 Eylül 2008 Pazar

Yukarıda Allah var..


Bunu dedi. Oyundan atıldı. Adama girişi çok sertti, topa müdahale diyip vermese kimse itiraz etmeyecekti. Haklıdır, haksızdır, tartışma konusu bu olmamalı. Milli bir oyuncunun bu tür hataları yapmaması gerektiğini bir türlü öğrenemedi Volkan. Lincoln'le dalaşı ( Lincoln'ün de ne mal olduğunu Volkan'dan sonra Ömer'e yaptığı hareketlerle gördük.), ardından Çek maçında Koller'e yaptığı ve şimdi Hacettepe maçındaki hareket. Benim karekterim bu diyorsa Volkan, Fenerbahçe'de bundan sonraki senelerde hiç şansı yok. Bir diğer yanlış hareket de seyirciden. Uğur Boral bu takımda canını dişine takan, elinden geleni yapan ve diğer takım arkadaşlarıyla aynı oranda başarılı olan bir oyuncu. Üstelik bu maçta takımın tek golünün asistine güzel bir ortayla yapmış olan futbolcu. Fenerbahçe taraftarı zaman zaman bu terbiyesizlikleri yapıyor. (Bkz. Deniz, Selçuk) Büyük takım taraftarına böyle genç yetenekleri harcamak yakışmıyor diye düşünüyorum. Hem de sezon başında. Mesela Uğur Boral önümüzdeki maç Kadıköy'de gol atarsa ve seyirciye dönüp 'Yukarıda Allah var' işareti yaparsa hangi hakem onu oyundan atabilir? Bakın Can Arat'ın 1 gol-1 asistlik performansını yazacak yer bile kalmadı!..
Hacettepe 2-1 Fenerbahçe
(İbrahim, Can Arat / Alex)

11 Eylül 2008 Perşembe

Federica Pellegrini..


Ona ayrı bir paragraf açarız demiştim, hazır ligler tatilken ondan da bahsedelim.Pekin Olimpiyatları'nın yıldızlarından. 5 Ağustos 1988 Venezia doğumlu Federica Pellegrini. 2008 Eindhoven kentindeki Avrupa Şampiyonası'nda 400 metrede ve yine 2008 Pekin'de 200 metrede Dünya rekorlarına sahip. Serbest stilde yüzüyor. Babası Roberto, İtalya'da lüks bir otelde çalışıyor, annesi ise sekreter. Büyük babası eski halter şampiyonu olan Federica'nın vücudunda 3 dövmesi var ve Juventus taraftarı.

Belçika..


Kazanmış olsaydık hem moral olarak hem de grup içindeki durum olarak güzel bi avantaj yakalayacaktık. Olmadı. Yıllardan beri süregelen eleme grubu sendromu devam ediyor. Oyuncularımız ya ciddiye almıyorlar grup maçlarını ya da en iyi oyuncular seçilmiyor. Hıncal Uluç aslında fikir olarak haklı belki ama televizyonda böyle konuşmamalıydı. Emre hakikaten bu takımın beyni olamaz. Solda Denizlispor'dan Çağlar'ı denedi Sinyor ama bunda da başarılı olduğu söylenemez çünkü Çağlar maç boyunca neredeyse hiç ileri çıkamadı. Mevlüt'ü oyuna almaktansa sol kanatta Uğur'u almak oyuna biraz daha hareket getirebilirdi. Belçika takımının gruptan çıkabileceğini sanmıyorum, çıksalar da zaten Dünya Kupası'nda başarılı olamazlar. Fiziğe ve mücadeleye dayalı bir oyunla anca Türkiye'ye bir çelme takabilirlerdi, onu da yaptılar. Bosna 7 atmış Estonya'ya, bize de 2-3 çekerler böyle giderse. Biz kendi ellerimizle grubu karıştıracağız gibime geliyor.


Basketbol Milli Takımı Fransa'yı 12 sayıyla yenmiş, 3 maçta 3 galibiyet.Tebrik etmek gerek. Fransa'da 65 sayının 32'si Tony Parker'dan!..

7 Eylül 2008 Pazar

Siyaset Meydanı..



Futbolun içine siyasetin nasıl da girdiğini izledik bu akşam. Cumhurbaşkanı, Sarkisyan tarafından Erivan'a davet edildi, bizimki de önce nazlandı sonra kabul etti. Kurşun geçirmez camın arkasından izlediler maçı, 100 kadar Türk taraftarı ise açık havada..Eurovision'la başlamıştık futbol sahasına iniverdik siyasette, kazancımız 3 puandan ibaret olsa da çok mühim bir iş yapmış olacaz yarın gazetelerde..Maça gelince sabaha kadar oynasak Ermeniler gol atamayacaktı zaten, Semih-Tuncay atıverdiler, Mevlüt'ün soyadı her kaynakta her yerde Erding olarak geçiyor, neden Erdinç olarak okunuyor bunu bilemedim bir türlü..Kazandık, Çarşamba günü Belçika İstanbul'da..


*Şu Semih kadar gol atan ve yaranamayan başka futbolcu varsa

31 Ağustos 2008 Pazar

Kadıköy..


Partizan maçı öncesinde Fenerbahçe'nin iç sahada Avrupa'da 13 maçtır yenilmediğini söylemişti spiker. O maçla 14 oldu. İç sahada daha farklı oynayan bir Fenerbahçe var yıllardır. Bunun bir gelenek haline dönüşmesi de güzel fakat aynı performansı dış sahada da göstermek gerekir. Zira bu 14 takımla oynanan deplasman maçlarında hatırladğım MTK ve Anderlecht galibiyetleri sadece. Dün de seyircisinden falan değil, tamamen kendi evinde oynamanın rahatlığıyla kazandı Fenerbahçe. Belediye'ye çıkan 2 kırmızı da ziyadesiyle doğru. Semih atmaya devam ediyor. Güiza pozisyonları harcamış olsa da Mustafa Denizli'ye katılıyorum özellikle iç saha maçlarında en büyük tehdittir rakip için. Herkes gol atmaya gitti dün Fenerbahçe'de; Kazım ve Semih başardı. Bu arada Kazım'ın gol sevinci güzeldi, diğer futbolcuların anlamsız bakışları da güzeldi, böyle sevinçlerin devamını tüm maçlarda tüm takımlardan bekliyoruz..

29 Ağustos 2008 Cuma

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde..


Sırf katılmakla zaten 15 milyon 650 bin euro'yu cebe indirdi sarı-lacivertliler..Galatasaray'ı da tebrik etmek lazım, 5.5 milyon euro onların hediyesi..Partizan'ı zorlansa da eledi Fenerbahçe..Maçı şu D-Smart zımbırtısı verdiğinden ve kahve yolu uzun geldiğinden izleyemedik. Bu adet de yeni çıktı! Önceleri eleme maçlarını Show ya da TRT falan verirdi. Futbol zevkimizin içine etmeye Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe'nin maçları dışındaki D-Spor'dan vererek devam edeceklermiş duyduğuma göre, hayrını görsünler..Ve kuralar çekildi.. G Grubu'nda rakipler Arsenal-Porto-Dinamo Kiev..Geçen seneden daa zor bir grup olduğu kanaatindeyim. Çünkü geçen sene çeyrek finale çıkan takımlardan 3'ünün toplandığı tek grup bu.. Son maçın Aralık soğuğunda Kiev'de olması dezavantaj olmuş Fenerbahçe için. Ama buna da şükür, Atletico Madrid ya da Fiorentina gelebilirdi...Ayrıca Porto'da Quaresma'nın İnter'e gitmesi yine bir avantaj..Kazanılan her maç için 600 bin, beraberliklerde ise 300 bin euro kasaya inecek..


Beijing Manzaraları..

Tahmin ediyorum ki sondaki fıstığın kim olduğunu merak edenler olacak. Sabahın 5'inde 200m serbest finalinde kırdığı dünya rekorunu izlemek büyük keyifti. Federica Pellegrini.. Ona ayrı bir paragraf açarız bi ara..
































Pekin 2008..


Geçen hafta sonuçlanan Pekin 2008 olimpiyatlarının şampiyonu evsahibi Çin oldu. Sıralama eskiden beri altın sayısına göre yapılır ama duydum ki Amerikalılar tutturmuşlar en çok madalyayı biz aldık biz şampiyonuz diye. Yok arkadaşım eski köye yeni adet...İlk 11 aşağıda..


  1. Çin (51 altın- 21 gümüş- 28 bronz)

  2. ABD (36 altın- 38 gümüş- 36 bronz)

  3. Rusya (23 altın- 21 gümüş- 28 bronz)

  4. İngiltere (19 altın- 13 gümüş- 15 bronz)

  5. Almanya (16 altın- 10 gümüş- 15 bronz)

  6. Avustralya (14 altın- 15 gümüş- 17 bronz)

  7. Kore ( 13 altın- 10 gümüş- 8 bronz)

  8. Japonya (9 altın- 6 gümüş- 10 bronz)

  9. İtalya (8 altın- 10 gümüş- 10 bronz)

  10. Fransa (7 altın- 16 gümüş- 17 bronz)

  11. Ukrayna (7 altın- 5 gümüş- 15 bronz)

24 Ağustos 2008 Pazar

Hafta 1, gol 1..


Gaziantepspor karşısında hiçbir varlık gösteremeyen Fenerbahçe'ye bir de hakem hataları eklenince, o sıcaktan puan çıkarmak iyice zorlaştı. Deumi'nin Güiza'ya açık tekmesini görmeyen Yunus Yıldırım, yanlış kartlar ve avantaja bırakılmayan pozisyonlarla ilk 30 dakikada otoritesini yitirdi. Bu arada Lig TV kamerası ne kadar kötüydü öyle, olacak iş değil. Hem GS hem FB maçlarını katlettiler resmen..

Melek Hu - Cem Zeng..



Masa tenisinde olimpiyatlarda bizi temsil eden 2 sporcumuz..Biz millet olarak masa tenisine çok düşkünüzdür zaten küçük-büyük hepimiz biliriz..


Ramazan, Madalya, Elvan, Bayrak..


Olimpiyatların bitmesine 1 gün kaldı ve Türkiye 1 altın, 4 gümüş, 3 bronz kazanmış durumda. 46 kişiyle katıldığınız olimpiyatta sadece 8 madalya kazanmış olmayı düşünmek bir yana, kazandığımız madalyalardan sonra düştüğümüz gülünç durum beni daha çok korkuttu. Her akşam NTVSpor kanalında Ercan Taner, Mert Aydın ve Mehmet Aslan'ın birbirinden güzel ve faydalı yorumlarını izliyorum. Ramazan'ın altın madalya almasından sonra etrafında alakalı alakasız tüm kişilerin madalyaya dokunma ve poz verme sevdasından bahsederken ne kadar vahim durumda olduğumuzu özetlediler. Başka hiçbir ülkeden hiçbir sporcunun yanında madalyasına elleşen, öpen koklayan yoktu. Bir tek Ramazan için üzüldüm o karede. Hadi güreş fazla ilgi çeken bir spor değil, çok rezil olmadık diye düşünürken birkaç gün sonra bu sefer atletizmde düştüğümüz durum inanılır gibi değildi. Atletizmde bir gelenek vardır, madalya alacak atletlere yarışmanın bitiş çizgisinden birkaç metre sonra adına yarıştığı ülkenin bayrağı verilir ve sporcu büyük bir gururla o bayrağı sırtında taşıyarak şeref turu atar. Elvan 5000m finalini Dibaba'nın ardından 2. oldu. Elvan yarışı bitirdi, sağına soluna baktı, tribüne gitti bayrak işareti yaptı, koca stadyumda ona bir tane Türk bayrağı çıkmadı!.. Çünkü tek Türk bayrağını o sırada elinde bulunduran federasyon yetkilisi kilitli kapıdan piste inmeye uğraşıyordu. Atletizm pistine inmenin yasak olduğunu bilmemesi şöyle dursun, beyefendinin aklına bayrağı antrenörüne ya da herhangi bir basın mensubuna vermek aklına gelmemişti.. Elvan şeref turunu bayraksız atmak zorunda kaldı, en ezildiğimiz, en rezil olduğumuz durum ise kenara gelip bayrak bulamayan Elvan'a yetiştiği yer olan Etiyopya bayrağının uzatılması oldu... Olimpizm bize göre değil, lig başladı nihayet, biz birbirimizi yemeye devam edelim, afiyet olsun...

Usain Bolt..


21 Ağustos 1986 doğumlu. Pekin Olimpiyatları'nın Phelps'le birlikte yıldızı ancak atletizmle yüzmenin popülaritesi karşılaştırıldığında Bolt 2 altın ve Dünya rekoru ile Phelps'in 8'lisini geride bırakmışa benziyor. Bir çok kişiye göre o bu dünyadan değil, çünkü 100 m finalinin son 15-20 metresinde açık şekilde yavaşlamasına rağmen 9.69 ile dünya rekoru kırdı. Tabi Jamaika da Bolt ile birlikte ABD üstünlüğüne son vermiş oldu. Bu olimpiyatta ABD'yi fena dağıttılar. Üstelik ne Bolt, ne de Asafa Powell Amerika'da eğitim görmüş atletler değil. Bu durum Amerika'yı harekete geçirir mi, geçirirse 4 senede yeni bi atlet yetiştirirler mi bunu 2012 Londra'yı bekleyip göreceğiz..

Michael Phelps..


30 Haziran 1985 doğumlu. 5 yaşından beri havuzda, günde 3'ü havuzda olmak üzere 4 idmanı var. Kulacının uzunluğu, vücut boyuyla olması gereken orantıya göre 7 cm uzun. Kalbi normal bir insandan daha fazla kan pompalıyor ve böylece daha zor yoruluyor. 2004 Olimpiyatları'nda 6 altın-2 bronz almıştı fakat bu sefer kimseye acımadı. Pekin 2008'de 8 yarışmanın 8'ini de altınla bitirirken bu başarısını 7 Dünya, 1 Olimpiyat rekoruyla süsledi...

19 Ağustos 2008 Salı

Partizan..







Partizan 2-2 Fenerbahçe

10 Ağustos 2008 Pazar

Budapeşte..




MTK 0-5 Fenerbahçe
(- / Semih(4), Emre)

1 Ağustos 2008 Cuma

10 yıl önce 10 yıl sonra..


10 sene önce Fenerbahçe-MTK eşleşmesine tanık olmuştuk, ufaktım çok net hatırlamıyorum fakat deplasmanda alınan 0-0'lı beraberlikten sonra herkes ' Bu Fenerbahçe, MTK'yı eleyecektir' düşüncesi hakimdi. Fenerbahçe Stadı'ndaki 2.maç 2-0 MTK lehine sonuçlanınca tüm suç kaleci Rüştü'ye atılmış, 2 maçta gol atamayan Fenerbahçe forvetine kimse eleştiride bulunmamıştı. Önceki gün Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi Ön Eleme ilk ayağında Macar takımı ile 10 yıl sonra tekrar oynadı. Aradan geçen 10 yıl, Türk futbolunun nereden nereye geldiğinin açık seçik bir örneğiydi. Çünkü bu sefer rahatlıkla kazanılan maçın sonunda bile Semih-Güiza yetersiz şeklinde eleştiriler aldılar. Türk futbolu ve Fenerbahçe beraber çağ atladılar. Maça gelince 90 dakika rakibe doğru düzgün top göstermeden oynadı Aragones'in takımı. Aslında aklımdaki Selçuk tek başına orada dayanabilir mi düşüncesi değişmiş değil, yarın daha zorlu maçlarda bakalım neler yapacaklar. Bence daha kaliteli bir önlibero şart. Güiza'yı ilk defa izledim, Kezman'dan daha iyi olduğunu söylemekten başka bir yorumda bulunamam. Ama birşey diyelim '' Kazım -the awesome- Kazım:)'


Fenerbahçe 2-0 Mtk

(R.Carlos, Selçuk / -)



Edit: Bugün kuralar çekildi. Bakü-Partizan eşleşmesinden gelenle oynayacaklar. Herhalde Partizan olur ki rahatlıkla elemek gerek. Galatasaray-S.Bükreş ile eşleşmiş. 2 takımımız da Şamp. Ligi'nde demek istiyorum.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

2008-2009 Turkcell Süper Lig Fikstürü..

1. HAFTA
Sivasspor - Kayserispor
Hacettepe - Bursaspor
İstanbul Bş. Bld. - Eskişehirspor
Gençlerbirliği - Kocaelispor
Gaziantepspor - Fenerbahçe
Trabzonspor - Ankaraspor
Konyaspor - Ankaragücü
Antalyaspor - Beşiktaş
Galatasaray -Denizlispor

2. HAFTA
Bursaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Konyaspor
Mke Ankaragücü - Trabzonspor
Ankaraspor A.Ş- Gaziantepspor
Eskişehirspor - Hacettepe
Kocaelispor - Sivasspor
Kayserispor - Galatasaray
Fenerbahçe - İstanbul Bş. Bld.
Denizlispor - Antalyaspor

3. HAFTA
Galatasaray - Antalyaspor
Gençlerbirliği - Eskişehirspor
Gaziantepspor - Ankaragücü
Sivasspor - Bursaspor
Hacettepe - Fenerbahçe
İstanbul Bş. Bld.- Ankaraspor
Konyaspor - Denizlispor
Kayserispor - Kocaelispor
Trabzonspor - Beşiktaş

4. HAFTA
Ankaraspor - Hacettepe
Eskişehirspor - Sivasspor
Antalyaspor - Konyaspor
Ankaragücü - İstanbul Bş. Bld.
Fenerbahçe - Gençlerbirliği
Bursaspor - Kayserispor
Kocaelispor - Galatasaray
Beşiktaş - Gaziantepspor
Denizlispor - Trabzonspor

5. HAFTA
Sivasspor - Fenerbahçe
Kocaelispor - Bursaspor
Kayserispor - Eskişehirspor
Galatasaray - Konyaspor
Gençlerbirliği - Ankaraspor
Hacettepe - Ankaragücü
İstanbul Bş. Bld.- Beşiktaş
Gaziantepspor - Denizlispor
Trabzonspor- Antalyaspor

6. HAFTA
Eskişehirspor - Kocaelispor
Bursaspor - Galatasaray
Denizlispor - İstanbul Bş. Bld.
Ankaragücü - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Sivasspor
Fenerbahçe- Kayserispor
Konyaspor- Trabzonspor
Antalyaspor - Gaziantepspor
Beşiktaş – Hacettepe

7. HAFTA
Sivasspor - Ankaragücü
İstanbul Bş. Bld.- Antalyaspor
Bursaspor - Eskişehirspor
Gençlerbirliği - Beşiktaş
Hacettepe - Denizlispor
Gaziantepspor - Konyaspor
Kocaelispor - Fenerbahçe
Kayserispor - Ankaraspor
Galatasaray - Trabzonspor

8. HAFTA
Denizlispor - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Kocaelispor
Antalyaspor - Hacettepe
Ankaragücü - Kayserispor
Fenerbahçe - Bursaspor
Eskişehirspor- Galatasaray
Trabzonspor - Gaziantepspor
Konyaspor - İstanbul Bş. Bld.
Beşiktaş- Sivasspor

9. HAFTA
Hacettepe - Konyaspor
Eskişehirspor- Fenerbahçe
Kayserispor - Beşiktaş
Sivasspor- Denizlispor
Gençlerbirliği- Antalyaspor
İstanbul Bş. Bld. - Trabzonspor
Bursaspor- Ankaraspor
Kocaelispor- Ankaragücü
Galatasaray- Gaziantepspor

10. HAFTA
Konyaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Kocaelispor
Denizlispor - Kayserispor
Ankaragücü - Bursaspor
Ankaraspor - Eskişehirspor
Fenerbahçe - Galatasaray
Gaziantepspor - İstanbul Bş. Bld.
Trabzonspor- -Hacettepe
Antalyaspor - Sivasspor

11. HAFTA
Eskişehirspor - Ankaragücü
Bursaspor - Beşiktaş
Galatasaray- İstanbul Bş. Bld.
Sivasspor - Konyaspor
Gençlerbirliği- Trabzonspor
Hacettepe - Gaziantepspor
Fenerbahçe- Ankaraspor
Kocaelispor- Denizlispor
Kayserispor- Antalyaspor

12. HAFTA
Gaziantepspor -Gençlerbirliği
Konyaspor - Kayserispor
Beşiktaş - Eskişehirspor
Denizlispor - Bursaspor
Ankaragücü - Fenerbahçe
ankaraspor - Galatasaray
İstanbul Bş. Bld.- Hacettepe
Trabzonspor - Sivasspor
Antalyaspor - Kocaelispor

13. HAFTA
Sivasspor - gaziantepspor
Bursaspor - antalyaspor
Kocaelispor - konyaspor
Gençlerbirliği - İstanbul Bş. Bld.
Ankaraspor - Ankaragücü
Fenerbahçe - Beşiktaş
Eskişehirspor - Denizlispor
Kayserispor - Trabzonspor
Galatasaray - Hacettepe

14. HAFTA
Hacettepe - Gençlerbirliği
İstanbul Bş. Bld. - Sivasspor
Beşiktaş - Ankaraspor
Denizlispor - Fenerbahçe
Ankaragücü - Galatasaray
Gaziantepspor - Kayserispor
Trabzonspor - Kocaelispor
Konyaspor - Bursaspor
Antalyaspor - Eskişehirspor

15. HAFTA
Sivasspor - Hacettepe
Fenerbahçe - Antalyaspor
Kocaelispor - Gaziantepspor
Gençlerbirliği - Galatasaray
Ankaraspor - Denizlispor
Eskişehirspor - Konyaspor
Bursaspor - Trabzonspor
Kayserispor- İstanbul Bş. Bld.
Beşiktaş - Ankaragücü

16. HAFTA
İstanbul Bş. Bld. - kocaelispor
Konyaspor - Fenerbahçe
Galatasaray - Beşiktaş
Denizlispor - Ankaragücü
Gençlerbirliği - Sivasspor
Hacettepe - Kayserispor
Gaziantepspor - Bursaspor
Trabzonspor - Eskişehirspor
Antalyaspor - Ankaraspor

17. HAFTA
Sivasspor - Galatasaray
Eskişehirspor - Gaziantepspor
Kayserispor - Gençlerbirliği
Ankaragücü - Antalyaspor
Ankaraspor - Konyaspor
Fenerbahçe - Trabzonspor
Bursaspor - İstanbul Bş. Bld.
Kocaelispor - Hacettepe
Beşiktaş - Denizlispor

Not: Hacettepe = GB Oftaş

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Play..

Pause'a basmışız 11 gün önce. İzmir-Akçay-Altınoluk duraklarımız oldu. 1 Haziran- 11 Temmuz arası stajımı yapmak üzere İzmir'deydim. Gitmeyenlere birkaç bilgi vereyim, bikere çok güzel bir şehir, İstanbul'a göre çok küçük ama bir o kadar derli toplu. Minibüs olayı fazla yok toplu taşıma otobüsle sağlanıyor ve oldukça ucuz. Alsancak-Konak-Bornova-Buca güzel yerler, fırsatım olsa Çeşme ve Karşıyaka'nın tadına bakmak isterdim. Trafik problemi yok ki İstanbullular bu söze bayılır. Buca-Şirinyer'de Geylani diye bir kebepçı var, mutlaka bulun gidin derim. İzmir yaşanacak yer dedikten sonra beni evlerinde misafir eden arkadaşlarım Onur ve Servet'e ayrıca teşekkürü borç bilirim.




İkinci durağım Akçay oldu, üniversiteden arkadaşım Hakan'da kaldım, sağolsun beni biraz gezdirdi orda. Tabi tamamını göremedim sadece 2 gün kaldım ama en azından deniz siftahını yapmış olduk. 2. günün akşamı Sarımsaklı'ya gittik, orası da gayet hareketli, Lilli Cafe Bar, Sarımsaklı'ya yolu düşenler, gece çok sakin bir mekan içki konusunda oldukça kaliteliydi, tavsiye ederim. Gossip diye bir gece kulübü var insanlar genelde gece oradalar.


Şu üstteki resim Altınoluk'ta sabaha karşı çekildi ve en güzeli biz bu resmin çekildiği yerde içtik. Daha güzel bir manzara daha hayal edilemez heralde. Altınoluk'ta da bebeklik arkadaşım İ.Üzülmez Yiğit'te kaldım 5 gün kadar. Keyifli vakit geçti, özellikle geceleri bir başka sakin, sessizdi. Denizi çok soğuk ancak maç yaptıktan sonra girebildim. Bunun dışında bazı ekstra hatıralarla döndüm İstanbul'a.

8 Temmuz 2008 Salı

Hasan Doğan..


Kendisiyle fazla tanışamadık. Seçildi, geldi, yarı final gördü, gitti.. He ama bu kısa sürede bile eleştiriler aldı, Aziz Yıldırım'la yakınmışmış da falan da filan. Spor camiasından 2 insanın dostluğunun olması da çok acayip zaten!.. Neyse dedim ya tanışamadık fazla, bizde adam öldükten sonra merak edilir böyle şeyler, bakalım kimmiş Hasan Doğan..


Hasan Doğan, (d. 1956, Abana, Kastamonu)
İlk, orta ve lise tahsilini İstanbul'da yaptı. 1979 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. 1981-1988 arası Koç Holding bünyesindeki Beldesan firmasında pazarlama koordinatörlüğü yaptı.
1988 yılında kurucusu olduğu Ramsey'in genel müdürü oldu. Ramsey Giyim, Gürmen Giyim, Kip-Teks Konfeksiyon ve Star Medya Yayıncılık yönetim kurulu üyesiydi. Ayrıca, İstanbul Sanayi Odası Meclisi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği sanayi konseyi ve Boks Federasyonu yönetim kurulu ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Beşiktaş Kulübü kongre üyesiydi.
Evli ve 2 çocuk babası olan Hasan Doğan, Levent Bıçakçı'nın Futbol Federasyonu başkanı olduğu dönemde federasyonda başkan vekilliği yaptı. 14 Şubat 2008 tarihinde yapılan Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu'nda, Haluk Ulusoy yerine başkan seçildi.
Hasan Doğan, 5 Temmuz 2008'de Bodrum'daki Torba beldesindeki Alkoçlar Otel'de, Türkiye Millî Futbol Takımı teknik direktörü Fatih Terim'le yediği yemeğin ardından kalp krizi geçirdi. Cankurtaranla Özel Bodrum Hastanesi'ne kaldırılan Doğan, cankurtaranda ve acil serviste yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.


Mekanı cennet olsun demekten başka birşey de düşmez bize.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Euro-08'in ardından..


Turnuva tamamlandı, şampiyon İspanya. Ancak turnuva birçok yeni yıldıza sahne oldu. Akılda kalan, en azından benim aklımda kalan oyuncular:


  • Portekiz: Pepe, Moutinho, Bosingwa.

  • Türkiye: Semih, Arda, M.Aurelio, M.Topal, Hamit.

  • İsviçre: H.Yakin, G.Inler, E.Derdiyok.

  • Çek Cum: Plasil, Ujfalusi.

  • Hırvatistan: Modric, Simunic, Klasnic.

  • Almanya: Schweinsteiger, Podolski.

  • Avusturya: Ümit Korkmaz.

  • Polonya: -

  • Hollanda: Sneijder, Van Der Saar, Van Der Vaart.

  • İtalya: Chiellini.

  • Romanya: Chivu.

  • Fransa: -

  • İspanya: Senna, Xavi, Iniesta, Villa, Puyol, Casillas.

  • Rusya: Arshavin, Pavlyuchenko, Anyukov, Zhirkov, Zyrianov, Kolodin, Akinfeev.

  • İsveç: -

  • Yunanistan: -

Mutlaka saymadığımız birçok yıldız oynadı ama takımlarında farkı bu oyuncular yarattı bana göre. Mesela yıldızlar topluluğu Fransa'dan kimse yok çünkü hiçbir fark yaratamadılar olumlu anlamda..

30 Haziran 2008 Pazartesi

Olé!!..













Almanya 0-1 İspanya
( - / Torres)