marcio11 aka Burak'dan milimetrik pası alıp kendi görüşlerimle devam edeyim. İskender yemeğini bulan ve patentini alan, İskenderoğlu ailesinde yıllardan beri süregelen ve babadan oğula geçen aile yadigarı bu restoranlar zinciri, bu işi hakkıyla yapmakta. Yediğinizin esas iskender olduğunu ve ilk çıktığı günden bugüne sunuluşu ve kalitesi hiç deforme olmadan önünüze servis edildiğini hissettirmekte. Bilindik yaprak döner, yoğurt ve pide üçlüsünün yanında farklarını, tabağın yoğurtsuz köşesindeki dönerin altına közlenmiş patlıcan koyarak da gösteriyorlar. Kısaca belirtmek gerekirse eğer aradığınız iskender de "top class" lezzet ise durağınız İstanbul'da Beşiktaş ve Kemerburgaz'da iki şubesi bulunan geri kalan şubeleri hep Bursa'da olan Yavuz İskenderoğlu-Kebapçı İskender olmalı. Şimdi gelelim postun ilk kısmında marcio11'in bahsettiği soğuk duş etkisine. Bu leziz iskenderleri yemenin de bir faturası var elbette, hemde ne fatura. Mekana oturduğumuzda önümüze menü ve fiyat listesi getirmeden 1 mi 1.5 mu abi? diye soran garsona, duble kardeşim diye cevap vermenin faturasını ağır ödedik denilebilir, keza 2 duble iskender ve 2 kolaya ödediğimiz 75 lira hesap yemeğin damağımızda bıraktığı lezzeti gölgede bıraktı. Biz, içecekten giydirilmeyi beklerken 34'er lira olan duble iskenderler karşısında şok olduk. Uzun lafın kısası eğer iskenderde benim için lezzet önemli diyorsanız, hiç düşünmeyin fakat bu fiyatlara iskenderi de herkesin tercih etmeyeceği aşikar. Önüzümüzdeki ay, "İsko9" için belirlediğimiz iskenderci olan "HD İskender" hakkındaki izlenimlerimizle görüşmek üzere, esen kalın ama iskendersiz kalmayın...
Anıl Can Yıldırım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder